Ağrı Dağı (Selçuklular döneminde; Eğri Dağ, resmi adıyla Büyük Ağrı Dağı), Türkiye'nin en yüksek dağıdır. Zirvesi 4 mevsim boyunca erimeyen kar ve takke buzulu ile kaplı volkanik bir dağ olan Ağrı Dağı, Türkiye'nin doğu ucunda, Ağrı ilinin sınırları içerisinde yer almaktadır. Dağ, İran'ın 16 km batısında ve Ermenistan'ın 32 km güneyindedir. Dağın %65'lik bir kesimi Iğdır ilinde, kalan %35'lik kesimi ise Ağrı ili sınırları içerisindedir.
Ağrı dağı 5137 metrelik rakımıyla, Anadolu Yarımadası'nın en yüksek doruğudur. 4000 metreye kadar bazalt daha sonra sonraki yükseklikte andezit lavlarından oluşarak volkanik bir dağ özellikleri gösterir. Dağın doruğunda bir örtü buzulu vardır ve Türkiye'nin en büyük buzuludur. Doğu yüzünde Serdarbulak yaylası ve 3896 m. yükseklikteki Küçük Ağrı Dağı yer alır.
Bir inanışa göre, Eski Ahit'teki Tekvin babında Nuh'un gemisi'nin karaya oturduğu dağ bu dağdır. Fakat, Kuran'ı Kerim'de Nuhun gemisinin "Cudi'ye oturduğu" belirtilmektedir. 1950'li yıllarda, havadan çekilen fotoğraflardaki gemiye benzeyen şekiller Nuh'un gemisinin bulunduğu yönünde yorumlandı, ancak daha sonra bu iddiaların asılsız olduğu ortaya çıktı.
Türkiye'nin en büyük dağı olan Ağrı Dağı jeolojik konumu ve Büyük Tufan dan sonra Nuh'un gemisi ne ev sahipliği yapması dolayısıyla efsanevi özelliği olan bir dağdır. Kutsal kitaplarda da adı geçen Ağrı Dağının farklı dillerde birçok ismi vardır. Başlıcalar, Ararat, Kuh - i Nuh, Cebel ül Haris'tir.
Türk kültüründe bu kadar önem taşıyan Ağrı Dağımıza her zaman sahip çıkıp, her yıl sempozyumlar düzenleyip, Dünyaya turizm açısından ismini duyurmamızda yarar vardır.
Bunca efsanelerle dolu bu dağımıza atfen yazdığım şiirimi sizlerle paylaşmak istiyorum.
Bir ağ saçlı atam var bir ağ birçek nenem
Bunlar gelin götürür toyun önünde menem
Bir gelinki üç yiğit onu almak isteyir
Onun gönlü Hazarda mende Hazardan yana
Bu gelinki çok nazlı billurgerdan ağ buğday
Bey Hazarı gözleyir onu ne vakit saracak
Gedir ata şvinden Bingölden gelir göçer
Varıp düşman bağrını başını delip geçer
Doyulmaz o güzelim bey geline baktıkça
Ağ birçekli nenemim bağrında güller bitir
Ağ başlı ulu babam nuh onda gonağladı
Ulu babam gelini hebetle selamladı
Ulu babam gocalıl gocaldıkca şan salır
Eteğinde nenemin neveliri gül açır
Neneye su verdikçe güzelleşir ve yatır
O yerinden derbenmir her yana gelin gaçır
Gelinin adı Aras beyin adı Hazardı
Ulu babam ağrıdağ nenem iydir gözeldi
Eteğinde gül çiçek Türk oğluyam ezeldi
Dünya bilsin tanısın dördü birdi gözeldi
Atamın heybetine hele bir nakışına bak
Gök üstünde minbir gülle dönde bir bağışına bak
Bir gözüyle iravan diyeri tebrize bağır
O baktıkçaarasın yüreğinden gan ağır
Nuryüzlü gız neylesin dözenmez bin bir derde
Beyineli eli koynunda durup kepeze bakır
Kepezde yiğit oğul göy gölümün derdinde
Kür nazlana nazlana gedip hazara akır
Ağ birçekli neneyin bağrındaki fidanlar
Gah gırıla düzele dönüp Turana bakır
Ne fidanlar yitirdi iydir adlı gül nenem
Yine koynuna aldı men senden el üzmenem
Çünkü çok istemişem nenemden var olmağı
Yüce ulu babamın gölgesinde galmağı
Aras adlı gelinin gidişine bak hele
Bu dünyayı verseler istemem ayrılmağı
Binlerce yıl evveldi nuhta ona gelmişti
Hz. Nuh atamın sarayına yenmişti
Hediye eylemişti gemisini salını
Atam Nuha sunmuştu petek petek balını
İşte Hz. Nuhun oğlu Yasef büyüdü
Atasından aldığı nasihate yürüdü
Yasefin oğlu oldu adını koymuştu Türk
Türk milleti onunla simgeleşti büyüdü
Nihayet ceddinin yurduna yerleştiler
Türk’ün aile efradı iydirde birleştiler
Mene sofrasını açtı yedirdi neveleri
Ulu babam koynunda sakladı bu erleri
CAHİT EROL